17 Mart 2016 Perşembe

Soğan ve Sarımsak

Türk mutfağının vazgeçilmezi soğan ve sarımsak hem çiğ olarak hem yemeklerde bol miktarda tüketilmekte. Kuru ve taze halleriyle tüketilebilen soğan ve sarımsağın sağlığımız için çok önemli etkileri var.
Soğanda bol miktarda A,  B ve özellikle C vitamini, bol fosfor, iyot, silis, kükürt gibi vücuda çok faydalı maddeler, antibiyotik vazifesi gören esanslar ve hazım arttırıcı fermentler bulunduğunu kaydeden uzmanlar, kalp ve prostat bozukluğu, pankreas tembelliği (şekerliler), sinir zafiyeti, romatizma, cilt hastalıkları, cinsel iktidarsızlık, mide zayıflığı gibi hastalıklarda çok fayda verdiğini, bol idrar söktürdüğünü ve vücutta birikmiş su ve üreyi dışarı attığını bildiriyor.
bulb-1239423_1920
Soğanın, vücuttaki fazla tuzu da dışarı attığını belirten uzmanlar, pankreası çalıştırarak insülin ifrazatını arttırdığını ve kanda şeker seviyesini düşürdüğünü kaydediyor.
Soğan, salataların yanı sıra çeşitli yemeklere, krem peynirlere ve hamburgerlere katılır, çorba ve yahni gibi sevilen yemekleri yapılır. Mutfakların vazgeçilmez bir öğesidir.
Soğan, bedenin savunma sistemini güçlendirir: Soğuk algınlığı, öksürük, bronşit ve gastrit gibi enfeksiyon hastalıklarına iyi gelen ve geleneksel olarak bu nedenle tüketilen bir besindir.

Soğan, yağlı yemeklerin yenmesinden sonra bedende kolesterol yükselmesi ve kanın pıhtılaşması olaylarını önler: Çok fazla yağlı yemek yiyen kişilerde meydana gelen bu gibi sakıncalı durumlar, yemeklerde bol soğan bulunması halinde ortadan kalkar.

Soğan bedende bulunan kötü kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürür, ama iyi kolesterol düzeyini artırır.

Bol bol soğan yemenin, bedenin kansere yakalanması riskini azalttığı savunulmaktadır.
Soğan sadece kullanılacağı zaman soyulmalı ya da küçük parçalara ayrılmalıdır. Çünkü havayla temas etmesi içerdiği yararlı maddelerin kaybına yol açar.

Doğrandıktan 30 dakika sonra, soğan içerisinde bazı ayrışmalar meydana gelir ve bu ayrışma maddeleri hassas bağırsak ve midelerde gaz toplanmasına, mide ekşimesine ve karın ağrılarına neden olur.

Soğan sarımsakla beraber yenmemelidir. Birlikte yenmesi bağırsaklarda mayalanma sonucunda ağrıya neden olur.

Sos içindeki soğanın hazmı zordur.

Hipoglisemi sorunu olanlar soğan kürünü uygulamamalıdır.
Çin tıbbında kullanımı 3000 yıl öncesine kadar giden sarımsak, tüm dünyada hipertansiyon, enfeksiyon, böcek ve yılan sokmaları gibi pekçok durumda tedavi amaçlı kullanılırken, bazı kültürlerde kötü ruhların uzaklaştırılması için de kullanılabilmektedir.
Son çalışmalarda sarımsağın kolesterol düşürücü, kalp sağlığını koruyucu, kanser önleyici ve antimikrobiyal etkileri olduğu yer almaktadır. Manganezin, B6, C vitamini ve selenyumun önemli kaynağıdır.
Vücut yağlarını düşürücü etkisi bulunur. Yapılan pek çok çalışma sonucunda sarımsağın total kolesterolü, LDL kolesterol ve trigliserit düzeylerini düşürdüğü, HDL kolesterolü artırdığı görülmüştür.
Platelet yapışkanlığını ve ateroskleroz oluşumunu önleyerek kalp hastalıklarına karşı koruma sağlar, kalp krizi ve inme riskini azaltır.
Antioksidan aktiviteye sahiptir. İçerdiği C vitamini ve selenyum ile vücuda zarar veren maddeleri zararsız hale gitirir.
Tutarlı olmamakla beraber yüksek tansiyonu düşürücü etki göstebilir. Uzun yıllardır halk arasında tansiyon düşürmek amacıyla kullanılan sarımsağın yapılan bazı çalışmalarda sistolik ve diyastolik kan basıncını düşürdüğü gösterilmiştir. Ancak çalışmalar tutarsızdır.
Kan şekerini düşürücü etki gösterebilir.
Kansere karşı koruyucu etkisi bulunur.
Antimikrabiyal etkisi vardır. Bakteri, virus, mantar ve parazitlere karşı etki gösterdiği görülmüştür.
Bu sebeplerle hem çiğ olarak hem yemeklerde soğan ve sarımsak bol miktarda tüketilmelidir.

Baharın Habercisi ERİK

Bahar aylarının müjdesini veren erik lezzetinin yanında çokta sağlıklı bir besindir. Bol miktarda C vitamini içermesi sebebi ile bağışıklık sisteminin güçlenmesinde etkilidir.
Sindirilebilir lif açısından zengin olduğundan, kabızlık, gaz problemi yaşanmasını önler. Sindirim sisteminin düzenli ve yeterli çalışmasını sağlar.
NU
Demir eksikliğini önlemede ve tedavi sürecinde yararlıdır. Vücutta kan yapılmasına yardımcı olur. Anemi gibi kırmızı kan hücrelerinin eksikliği ile ilgili hastalıklar erikteki zengin C vitamini ve demir içeriği nedeniyle engellenmekte etkili olmaktadır.
Kan şekerinin düzenlenmesinde etkilidir. Erik yedikten sonra kan glikozu ortada görünmektedir. Kan şekeri ne kadar dengeli seyrederse kilo vermek o kadar dengeli ve sürekli olur.
Damar sertliğine iyi gelir.
Östrojen seviyesini dengelediği için özellikle menopoz dönemindeki kadınlar için faydalıdır. Kadınlarda adet düzenleyici özelliğe sahip olan erik, adet düzensizliğine karşı doğal tedavi yöntemidir.
Bu sebeple bahar aylarında meyve porsiyonlarımızda mutlaka eriğe yer vermeliyiz

10 Mart 2016 Perşembe

SAĞLIKLI BESİN | LİMON

Salatalarımızın, balıklarımızın ve bir çok zeytinyağlımızın en önemli süsü limon. Türk damak tadına uygunluğu onun bir çok yemekte kullanılmasını sağlamış. Ekşi tadı yemeklerimize ayrı bir lezzet katarken verdiği ferahlık hissiylede bizi rahatlatıyor. Ferahlatma özelliğiyle yaz aylarında serinlemek için içilebilecek en sağlıklı içeceklerden bir tanesi şekersiz ev yapımı limonata. Tüm bunları göz önünde bulundurursak limonata her mevsim bolca tükettiğimiz bir meyve bu sebeple bugün limona değineceğiz.
lemon-407173_1920
Limon öncelikle mükemmel bir C vitamini kaynağı bu özelliği ile grip ve soğuk algınlığı gibi enfoksiyenel hastalıklara karşı müthiş bir savaşçı. Özellikle kış aylarında bu tip hastalıkların salgına dönüştüğü dönemlerde bol miktarda limon tüketerek bu hastalıklara karşı önlem alabiliriz.
Bol miktarda C vitamini içeriğiyle direkt olmasa da endirekt olarak zayıflamamızada katkısı var limonun. Amerikan Klinik Beslenme Dergisinde yapılan bir araştırmaya göre yeterince C vitamini alan kişiler egzersiz sırasında, yeterince C vitamini alamayanlara oranla %30 daha fazla yağ yakıyor. Buradan anlamamız gereken; limon tek başına zayıflamada etkili değildir fakat egzersiz sırasında yeterli C vitamini tüketenlerin yağ yakımı daha hızlı olduğundan daha kolay kilo verirler.
Limon aynı zamanda zengin bir potasyum kaynağı olmasından dolayı kalp sağlığına, beyin ve sinir fonksiyonlarına iyi geliyor.
Limon suyu içindeki sitrik asit; safra taşı, kireçlenme ve böbrek taşlarının çözünmesi için yardımcı olur.
Her sabah bir büyük bardak içine eklenen taze sıkılmış limon suyu en iyi karaciğer detoksifiyesidir.
Limonlu su tansiyonu düşürür.her gün içildiğinde tansiyonu %10 azaltır.
Limonlu su yağ yakar, zayıflatır söylentisi ise bir efsanedir böyle bir etkisi kesinlikle yoktur sadece en başta bahsettiğimiz egzersizle beraber alınan C vitaminin katkısı vardır.
Bütün bu etkilerini düşündüğümüz zaman limon iyi ki Türk mutfağının önemli bir parçası diyebiliriz.

Bir TÜRK KAHVESİ Alır mısınız?

Kahve Türk kültürünün vazgeçilmez öğelerinden biridir. Öyle ki ‘Bir fincanın kırk yıllık hatırı vardır’ atasözümüz dahi var. Özellikle orta yaş grubundaki bireyler her yemekten sonra mutlaka tüketirler. Tadını iyice alabilmek için genelde sade tüketmeyi tercih ederler. Peki kahve kültürümüzde bu kadar yer etmişken metabolizmamız üzerindeki etkileri nelerdir? Bizi ve sağlığımızı nasıl etkiler
Kahve kafein haricinde 400’e yakın kimyasal, eser miktarda antioksidan ve niasin içerir. Ayrıca içeriğinde mineralleri ve taneni de bulundurur. Kahvenin kendi kalorisi yoktur fakat süt, krema ve şeker eklenmesiyle kalori miktarı artar.
a-cup-of-coffee-399478_1920
Yapılan çalışmalarda kahvenin özellikle 60 yaş üstü bireylerin daha hızlı düşünmesini sağlamakta ve hatırlama yeteneğinin artmasına yardımcı olur. 80 yaş üstü kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda uzun süreli kahve tüketenlerin mental fonksiyon testlerinde daha iyi performans gösterdikleri gözlemlenmiştir. Bir başka araştırmada ise günde 3 fincan kahve tüketmenin Alzheimer hastalığı gelişim riskini ciddi oranda azalttığı tespit edilmiştir. Bunların yanı sıra metabolizma hızının bir miktar artmasında da etkili olduğu gözlemlenmiştir.
Her şeyde olduğu gibi kahve tüketiminin de fazlası zarar.
Uyarıcı etkisi sebebi ile uykuya dalmayı zorlaştırıyor.
Yapılan araştırmalara göre, günde 300 mg’dan fazla kafein tüketiminin gebe kalmayı zorlaştırdığı gözlemlenmiştir. Günde 3 fincandan fazla kahve içmek kadının doğurganlığını azaltabiliyor.
 Yapısındaki tein ve kafeinin diüretik etki yapmasından dolayı idrar çıkışını artırır.
Çok fazla kahve tüketimi idrarda kalsiyum atımını artırır. Buda kemiklerin gücünü kaybetmesine sebep olabilir.
Kafein kan basıncında ani artışlara sebep olmaktadır. Buda kalp çarpıntısına veya taşikardi gibi rahatsızlıklara sebep olabilir.
Bu sebeplerle kahve tüketimimizi günlük 2 fincanda tutmamız sağlığımız açısından olumlu etki gösterecektir.
http://www.nutrasystem.com.tr/

2 Mart 2016 Çarşamba

Sağlıklı Beslenmede EGE MUTFAĞI

Belkide dünyanın en güzel, en yaşanabilir bölgesi, Ege. Bir kez gelenin aşık olup bir daha hiç dönmek istemediği gerek havasıyla, gerek insanlarıyla, gerekse tarihi dokusuyla adeta dünya üzerindeki cennet.
 Tabiatının bize sundukları Egeyi aynı zamanda bir beslenme cennetide yapıyor. Türkiye'nin en uzun ömürlü insanlarının Nazilli de yani Ege de yaşıyor olması da tesadüf değil ve biraz önce saydıklarımızın birer kanıtı.
vegetables-791892_1920
 Peki Nedir Bu Uzun Ömrün Sırrı?
 Uzun ve sağlıklı yaşamın yolu aslında mutfağımızdan geçiyor. Ege bölgesinin kendine has beslenme alışkanlıkları uzun ve sağlıklı ömrün en önemli faktörü. Özellikle her öğündelerinde çiğ olarak tükettikleri birbirinden güzel ve renkli otlar sağlıklarını koruma açısından en önemli etkiye sahip.
Bunun dışında sık sık tüketilen ege denizinin kendine has balıkları bir diğer önemli faktör. Örneğin en meşhur beslenme örüntülerinden biri hepimizin bildiği roka, balık örüntüsü.
 Ege'nin En Büyük Zenginliği Zeytin
 Geldik en önemli konuya zeytin ve zeytinyağı. Bildiğimiz üzere Ege dünyanın en öenmli zeytin yetiştirme alanlarından biri. Egeliler zeytini sadece üretip satıyor diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Belki de dünya üzerinde zeytin ve zeytinyağı tüketiminin en çok yapıldığı bölgelerden bir tanesi Ege Bölgesi. Doğanın onlara sunduğu en doğal ve renkli sebzelerin tamamını zeytinyağı ile süslüyor egeliler. Neredeysebaşka hiç bir yağ kullanılmıyor. Kızartma tüketilmiyor varsa yoksa zeytinyağı ve zeytinyağlı yemekler. Bu sayede kalp ve damar hastalıklarının yanı sıra enfeksiyon dışı diğer hastalıklara karşıda çok iyi bir direnç kazanıyorlar.
 Doğanın imkanlarından yararlandıkları bir diğer konu ise meyveler. Özellikle incir, üzüm ve turunçgiller konusunda çok verimli topraklara sahip ege insanı tüketim konusunda da bir çok konuda olduğu gibbi bonkörler. Bu sayede vitamin açısından zengin bir beslenmelerinin olduğu yatsınamaz bir gerçek.
 Tüm bunları göz önünde bulundurursak hem obezite ile mücadele, hem sağlığımız, hem de uzun ömür açısından en güzel ve özel mutfaklarından biri ege mutfağı. Bu yüzden ege mutfağını ve insanlarını sevelim, sevdirelim.
İZMİR DİYETİSYEN | BESLENME DANIŞMANLIĞI | NUTRA SYSTEM
NUTRA SYSTEM WEB SİTESİ