30 Mayıs 2014 Cuma

FİZİKSEL AKTİVİTE

FİZİKSEL AKTİVİTE
Fiziksel aktivite enerji kullanarak vücut hareketlerini anlatmak için kullanılan uluslar arası bir terimdir. 
En basit tanımı ile enerjiyi harcamak için vücudun hareket etmesidir. 
Fiziksel aktivite günlük yaşam içerisinde kas ve eklemlerimizi kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını arttıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan aktiviteler olarak tanımlanabilir. 
.Yürüme
.Koşma
.Sıçrama
.Yüzme
.Bisiklete binme
.Çömelme kalkma
.Kol ve bacak hareketleri
.Baş ve gövde hareketleri
gibi temel vücut hareketlerinin tümünü ya da bir kısmını içeren çeşitli spor dalları, dans, egzersiz, oyun ve gün içerisindeki aktiviteler fiziksel aktivite olarak kabul edilebilirler.
Egzersiz ise düzenli olarak yapılan fiziksel aktivitedir. Egzersiz, düzenli ve tekrarlı vücut hareketlerini içerir.
FİZİKSEL AKTİVENİN ÖNEMİ NEDİR?
Sağlık; bireyin bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda tam bir iyilik halinde olması olarak tanımlanır.
Fiziksel aktivitenin sağlığımız üzerine etkileri temelde şu başlıklar halinde incelenebilir:
..Bedensel sağlığımız üzerine olan etkileri,
.Kas kuvvetinin korunması ve arttırılması,
.Vücut düzgünlüğünün ve postürün korunması,
.Yorgunluğun azaltılması,
.Kalbin ritmi düzenlenir,
.Kalbi güçlendirerek kalbe olan kan akışını arttırır ve kalp krizi ge­çirme riskini azaltır,
.Solunum kapasitesinde artış meyda­na gelir,
.Düzenli aktivite yapan bireyler sigara bağımlılığından kurtulma ko­nusunda inaktif bireylerden daha başarılıdırlar,
.Düzenli fiziksel aktivite insülin aktivitesinin kontrolünü sağlayarak şeker hastalığının ve kan şekerinin kontrolüne yardımcı olur,
.Vücudun su, tuz, mineral kullanımının dengelenmesine yardımcı olur,
.Enerji gereksinimini yağları yakarak karşılama alışkanlığı getirerek metabolizmayı hızlandırır ve kilo alımını önler,
.Damar yapısına etkileri nedeniyle beyine olan kan akışının artışına bağlı olarak erken demans (bunama) ve unutkanlık gelişim riskini azaltır,
.Beyin damar hastalıkları gelişim riskini azaltır.
.Ruhsal ve sosyal sağlığımız üzerine olan etkileri,
.Sağlıklı kas, kemik ve eklem yapısı üzerine olumlu etkileri nedeniyle vücut düzgünlüğü ve farkındalığını geliştirerek bedeni ile barışık, özgü­venli bireyler yaratır,
.Olumlu düşünebilme ve stresle başa çıkabilme yeteneğini geliştirir,
.Kendini iyi hissetme ve mutluluk oluşturur.
- See more at: http://www.nutrasystem.com.tr/?title=fiziksel_aktivite&m=Sayfalar&id=246&ek=30&m_id=247#sthash.mLv4TOtd.dpuf

28 Mayıs 2014 Çarşamba

FAST FOOD BESLENME

Fast Food Beslenme
Türk toplumunun geleneksel beslenme alışkanlıklarında değişimler yaşanmakta, fast-food başka bir deyişle "ayak üstü beslenme" alışkanlığı giderek artmaktadır.
Simit, tost, döner, lahmacun, pide, hamburger çeşitleri, soğuk sandviçler, pizza, kızarmış patates ve parça tavuk, balık-ekmek gibi fast-food ürünleri ile beraber tüketilen gazlı içecekler, çay ve kahvenin özellikle çocuk ve gençler tarafından sık tercih edilmesi yetersiz ve dengesiz beslenme ile birlikte çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır.
Fast-food sistemi ile tüketilen besinlerin enerji ve bazı besin öğeleri yönünden dengeli olmaması uzun dönemde bazı sağlık problemlerine neden olabilmektedir. Bu sağlık problemlerinin başında şişmanlık gelmektedir. Fast-food ürünlerindeki en önemli sorun yüksek enerji içermeleridir. Fast-food'larda orta düzeyde yenen bir öğünün enerji içeriği, 400 kaloriden başlayıp 1500 kaloriye kadar yükselebilmekte ve enerjinin çoğu yağ ve şeker kaynaklı olmaktadır. Bu da kilo alımına yol açabilmektedir. Fast-food ürünlerindeki yağın çoğu hayvansal kaynaklıdır. Bu ürünlerin sodyum, kolesterol ve özellikle doymuş yağ miktarı, diğer besin öğeleri yoğunluğuna göre daha fazladır. Bu durum başta koroner kalp hastalıkları ve kanser olmak üzere, birçok kronik hastalık için risk faktörüdür.
Fast-food olarak tüketilen besinler, A ve C vitamini ile kalsiyum yönünden yetersiz olup posa içeriği de düşüktür. Bu vitaminlerin düşük düzeyde alınımı, bağışıklık sistemi yetersizliğine, kalp-damar hastalıkları ve katarakt riskinin artmasına yol açmaktadır. Özellikle büyüme çağında kalsiyumun yetersiz alımı, büyümeyi olumsuz etkilemekte ve kadınlarda menopoz sonrası osteoporoz riskini de artırmaktadır. Beslenmede posa içeriğinin yetersizliği ise bağırsak kanseri riskini artıran faktörlerdendir. Fast-food menüleri yüksek miktarda sodyum içermektedir. Bu durum yüksek kan basıncının oluşmasına neden olmakta ve mide kanseri riskini artırmaktadır.
Ayaküstü beslenmede gazlı içecekler, çay ve kahve sıklıkla tüketilmektedir. Bu tür içecekler fazla miktarda tüketildiğinde vücutta demir emilimi azalmakta ve demir eksikliğine yol açmaktadır. Fast-food ürünlere renklendirici, tatlandırıcı ve aroma artırıcı katkı maddeleri eklenebilmekte, bu ürünlerin uygun kullanılmamaları ve sık tüketimleri uzun dönemde kanser riskini artırmaktadır.
ağlıklı bir yaşam için, tüketilen besinler kadar bu besinlere uygulanan hazırlama ve pişirme yöntemleri de büyük önem taşımaktadır. Izgara yaparken yüzey kısımlarına gelen ateş çok yüksek olmamalı, pişirilirken et ile ateş arasında 10-15 cm lik mesafe olmalıdır. Derin yağda kızartma yöntemi fast-food menülerinin yağ içeriğini artırmaktadır. Kızartma amaçlı kullanılan yağlar 10-12 saat kullanılmaları nedeniyle kimyasal ve fiziksel değişikliklere uğramakta ve çabuk bozulmaktadır. Yağda kızartılmış yiyeceklerin sık ve sürekli tüketimi, kalp-damar ve sindirim sistemi hastalıkları ile kanser riskini önemli ölçüde artırmaktadır.


FAST- FOOD ÜRÜNLER TÜKETİLİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Fast-food ürünlerinin seçiminde sağlıklı beslenme ilkeleri dikkate alınmalıdır. Fırında veya ızgarada pişmiş besinler, et, tavuk ve balık içeren sandviçler ve düşük yağlı besinler tercih edilmelidir. Asitli, şekerli ve gazlı içecekler yerine vitaminlerden zengin taze sıkılmış meyve suları, az yağlı salatalar ve kalsiyum içeren süt, ayran veya sütlü tatlılar tüketilmelidir.
Uygun koşullarda hazırlanan ve geleneksel hızlı yemek sistemimizde yer alan; gözleme, etli ve peynirli pide çeşitleri, köfteekmek, su böreği, aşure gibi yiyeceklerin, "hamburger ve patates kızartmasından daha iyi seçenekler olacağı unutulmamalıdır".
Fast-food işletmeleri her şeyden önce yiyecekleri hazırladıkları, sakladıkları ve servis yaptıkları mekanların temizlik ve hijyenine çok dikkat etmelidir. İşletmelerde görevli personelin sağlık muayeneleri ve portör tetkikleri düzenli olarak yapılmalıdır.
Fast-food işletmeleri, müşterilerine yönelik sağlık açısından yararlı düşük yağlı besinler hazırlamalı, hayvansal yağ yerine bitkisel yağ kullanımını artırmalı, yağı azaltılmış salata sosları kullanılmalı, taze ve uygun koşullarda hazırlanmış meyve ve meyve salataları ile tam buğday unundan yapılmış çörek ve pizza hamurları tüketicilere sunulmalıdır.

27 Mayıs 2014 Salı

SAĞLIKLI ZAYIFLAMA VE BESLENME

Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de şişmanlık prevalansı gitgide artmaktadır. Teknolojinin yaşantımıza getirdiği kolaylıklar sayesinde daha hareketsiz yaşam, artan fast food alışkanlıkları ve düzensiz beslenme şişmanlığın en önemli nedenleri arasında gelmektedir.
 
Şişmanlığın önlenmesinde, doğru yaklaşım multidisipliner bir sağlık ekibinin (doktor-diyetisyen-hemşire) kontrolüne girmektir.
 
Hızlı verilen kilolar kas kitlemizi azaltır, metobolizmamızı düşürür. Kısacası sağlımızı bozar. düşen metobolizmayla birlikte verilen klioların  geri alınması kolay olur. Buradan anlamamız gereken; sadece kilo vermek değil, sağlıklı bir hızda ve sağlık kuralları çerçevesinde kilo vermenin gerekliliğidir. 
 
Önemli olan uzman bir ekipten(doktor-diyetisyen)  yardım alarak yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri çerçevesinde bir beslenme programı sürdürüp, tüm hayat boyu bu programı bir yaşam tarzı haline getirerek, yaşımıza uygun ideal kiloyu ömür boyu korumaktır.
 
Yaşımıza uygun sağlıklı kiloya ulaşmak için neler yapılmalıdır?
 
 1- Önce doktor tarafından kişi genel bir muayeneden geçirilmelidir. Muayene sonucuna göre, tespit edilen aksaklıklar ( bazı hastalıklar ve yaşam tarzı v.b.) belirlenmiş olur.
 
2- Muayene ile tespit edilemeyen bazı vücut değerleri ile ilgili tetkikler istenebilir. (A.K.Ş., kolesterol, trigliserit, üre, ürik asit v.b.)
 
3- Bilgisayarlı vücut bileşim analizi ile; vücuttaki total yağ, kas, su oranı ve bazal metabolizma enerjisi (yani vücudun dinlenir halde iken harcadığı enerji) ölçümü yaplır.
 
4- Sağlıklı kiloya ulaşmak için, tespiit edilen hastalıkların (varsa) tıbbi tedavisi yapıldıktan sonra, diyetisyen tarafından kilo verme amaçlı kişinin niteliklerine uygun beslenme programlarına geçilir.
 
şeklinde sıralanabilir.
 

Kişi günlük yaşamdan kopmadan, sosyal yaşamını kendi koşullarının gerektirdiği gibi sürdürerek ve sağlığını tehlikeye atmadan kilo verebilir. Temel besin grupları arasındaki denge ve günlük harcanan enerji aşılmadan vücudumuz için gerekli gıdalar tüketilebilir. Program sürecinde halsizlik, yorgunluk ve asabiyet  fazla hissedilmez. Günlük mönüde özel yemekler yer almaz. Her zaman ve her yerde rahatlıkla bulunabilecek yiyecek ve yemekler önerilir.  Kilo her hafta diyetisyen tarafından kontrol edilmelidir. Hedeflenen kiloya ulaştıktan sonra kilo koruma programına başlanmalıdır.
 
Kilo verme ve bunu izleyen kilo koruma programlarının süresi verilmesi gereken kilo, kişinin sağlık durumu ve yaşına göre ayarlanır.
 
Bölgesel kilo problemleri ön planda ise yukardaki uygulamalara ek olarak bazı programlar ilave edilebilir.